top of page

Öfke mi, bitkinlik mi? Aslında ne hissediyorum?

Dana D.

Ben bir anneyim. Ben bekar bir ebeveynim. İki genç kızım var. Tam zamanlı bir işim var. Her gün organize ediyorum, eşlik ediyorum, çalışıyorum, rahatlatıyorum, destekliyorum ve cesaretlendiriyorum. Ve bazen... hepsi üzerime çöküyor.

Büyük bir dram yüzünden değil. Bazen bir tüp diş macununun tekrar açılması yeterlidir. Ya da aynı anda beş şey yapmam gerekiyorsa - ve kimse çoktan limitimi aştığımı fark etmiyorsa.

Sonra kendimi niyet ettiğimden daha sert bir şekilde konuşurken duyuyorum. Sonra sinirli bir "Yeter artık!" çıkıyor ağzımdan. Ve çıkar çıkmaz soru geliyor:

Bu öfke miydi yoksa sadece bitkin miydim?

Eskiden derdim ki: Çok çabuk sinirleniyorum. Bugün biliyorum ki: Sadece yorgunum. Sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da. Çünkü çok uzun süredir, hiç ara vermeden güçlüyüm. Çünkü çoğu zaman her şeyi kendi başıma idare ediyorum ama kendimi parmaklarımın arasından kayıp gidiyorum.

Gerçek öfkeyi biliyorum. Sınırlar ihlal edildiğinde bana gösterilen türden. Çocuklarım için ayağa kalkmam gerektiğinde bana gösterilen türden. Ya da kendim için. Ama bu, bu "konuşmak" farklı. Bu bir taşma. Uzun zamandır boş olmama rağmen kendimi zorladığım günlerin sonucu.

Bir anne olarak, çoğu zaman kendinizi toparlıyorsunuz.

Öfkenizi yutarsınız, ihtiyaçlarınızı ertelersiniz, anlatırsınız, arabuluculuk yaparsınız ve sebat edersiniz.

Ama bir noktada, vücudunuz -ya da sesiniz- gürültülü hale gelir. Kontrolü kaybettiğiniz için değil, çok uzun süredir hiçbir şey söylemediğiniz için.

Daha dikkatli dinlemeyi öğreniyorum. Sadece çıldırdığımda değil.

Ama öncesinde. Fark ettiğimde: Boynum gerginleşiyor. Sesim kısılıyor. Sabrım tükeniyor—öfkeli olduğumdan değil, bunaldığımdan.

Ve sonra kendime şunu soruyorum: Şu anda gerçekten neye ihtiyacım var? Beş dakikalık sessizlik mi? Bana nasıl olduğumu soracak biri mi? Ya da bazen her şeyi bitirememem için izin mi?

Süper kahraman olmak zorunda değilim. Elimden gelenin en iyisini yapan bir kadınım. Ve evet, bazen sabır yeterli olmuyor. Ama bu beni kötü bir anne yapmıyor. Beni gerçek bir anne yapıyor.

Öfke veya bitkinlik - bazen aynı şeyi hissederim. Ama baktığımda, kendimi ciddiye aldığımda, ayırt edebilirim. Ve sonra bir patlama bir duraklamaya dönüşebilir. Sinirlilik bir sınıra dönüşebilir.

Bunalımın yerini "Bir an kendime ihtiyacım var" alır.

Hala buradayım—kızlarım için, sahip olduğum her şeyle. Ama kendim için de orada olmayı öğreniyorum. Çünkü güçlü bir anne aynı zamanda zayıf da olabilir. Ve bu sevginin zıttı değil. En dürüst hali.

O hissi biliyor musunuz? Aniden yüksek sesle duyulan o sessiz "Bunu artık yapamam"? Hadi bunun hakkında konuşalım - anne anneye. Sizden haber bekliyorum.

bottom of page